Barış Çağrı Genç, kendisi Radde ve İçindeyim kitaplarının yazarı. Kendisinin İçindeyim kitabını okudum. Kitabı gerçekten çok beğendim ve bu kitabı yazan yazarla söyleşi yapmazsam olmaz dedim. Söyleşi kısmına geçmeden Barış Çağrı Genç ile tanışma hikayemizden bahsetmek istiyorum.
İnternet ortamında İçindeyim kitabını görmüştüm. İstanbul Kitap Fuarı zamanlarıydı ve Yitik Ülke(İçindeyim'i basan yayınevi) fuara katılacak yazarları yayınlamıştı. Barış Çağrı Genç'in de katılacağını okuyunca, hem kitabı hem de imzasını alırım düşüncesi ile, yazarın geleceği günü kendime fuar günü olarak seçmiştim.
O gün geldiğinde Yitik Ülke standını üç kez kontrol etmiştim. Nihayet üçüncü kontrolde kendisi ile tanışma fırsatı buldum. Ayak üstü bir muhabbetten sonra iki tane İçindeyim kitabını imzalattım. Birini hatırlarsanız blogta çekiliş ile vermiştim. Tanışma internet üzerinde de devam etti. Kendisi benim amatör ruhla yazdığım hikaye çalışmalarımı okuyup yorumladı. Kendisi iyi bir yazar olduğu kadar aynı zamanda iyi bir insan.
Kendisine sorularımı içtenlikle cevapladığı için çok teşekkür ederim.
İçindeyim kitap yorumu için buraya.
1- Kendinizden biraz bahseder misiniz?
En zor soruyla en başta karşılaşmışım. Pek belli etmesem de ketum biriyimdir. Hem ketum, hem de aynı zamanda anlatmayı seven biri olunca sanırım edebiyatla uğraşmaya başladım.
Otuz altı yaşındayım, yirmili yaşlarımdan bu yana bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Yayımlanmış bir öykü kitabım (Radde) ve bir romanım (İçindeyim) bulunuyor. Bunlara çok kısa süre içinde yeni bir öykü kitabı (Fotoğraflar) ekleniyor.
İstanbul’da yaşıyorum. Bilgisayar mühendisiyim ve bir telekomünikasyon firmasında çalışıyorum.
2- Ne zamandır okuyorsunuz ve ne zamandır yazıyorsunuz?
Bu soru için kendimce bir hikâyem var. Ben beş yaşında ilkokula başladım. Birinci sınıfı bitirdiğimizde öğretmenim, tüm yaz okumamız için birkaç kitap vermişti. Ayrıca bazı yazı ödevlerimiz vardı. Ben bunları yazın ilk haftasında bitirdim. Geri kalan zamanımda da oyunlarla geçti. Bu nedenle yaz tatili bitip yeniden okula döndüğümde, okumayı da, yazmayı da unutmuştum. O günden beri, yeniden unuturum kaygısıyla okumayı da, yazmayı da bırakmadım.
İlk öykülerimi yirmili yaşlarımın başında yazmaya başladım. En yoğun okuma dönemim yine bu dönemdeydi. Bir yerlerde beklerken, toplu taşıma araçlarında, hatta yürürken kitap okurdum. İtiraf edeyim, şimdi o kadar yoğun okuyamıyorum. Daha seçici davranarak, farklı kitaplar okumaya özen gösteriyorum.
3- İçindeyim'in konusu aklınıza nasıl geldi.
Açıkçası bu sorunun yanıtını ben de merak ediyorum ve ne yazık ki net bir yanıtım yok. İçindeyim’i yazmaya niyetlendiğin sıralarda, dönüş öyküleri üzerine yoğunlaşmıştım. Bir yere, bir zamana, bir duyguya geri dönme ve onunla yüzleşme fikri beni heyecanlandırıyordu. Sanırım kendi hayatından bir süre uzaklaşıp sonra geriye dönen biri üzerine düşünürken kendiliğinden olgunlaşan bir kitap oldu İçindeyim.
Diğer yandan, bu kitabı yazdığımda yirmi dokuz yaşındaydım ve saçlarım dökülmeye başlamıştı. Her tıraş sonrası saçımın halini beğenmeyip suçu berberlerde aradığım için çok fazla berber dükkânı gezdim. Bunun da romanın kurgusuna etkisi olduğu bir gerçek.
4- İçindeyim'de çok fazla empati durumu söz konusu ve bunu çok iyi başarmışsınız. Bu başarının sırrı ne?
Öncelikle teşekkür ederim. Empati konusunda ne ölçüde başarılıyım, bilmiyorum.Ama özel hayatımda da, yazarken de karşımdakinin ne hissettiğini, davranışlarının altında yatan nedenleri anlamaya çalışırım.
Sanırım dinlemeyi seven bir mizacım var. İnsanları, konuları, şikâyetleri ve hatta dedikoduları dinlerim. Peşin hükümler vermemeye, insanları yargılamama çalışırım. Eleştirdiğimiz, küçümsediğimiz, hatta iğrendiğimiz davranışların bize o kadar da uzak olmadığını düşünüyorum. Hepimiz, her an o davranışların içinde olabiliriz. Hiçbir şey insana uzak değil. Böyle bakınca, sanırım daha iyi anlayabiliyorsunuz insanları. Çünkü karşınızdakinin yaptıkları, düşündükleri, hissettikleri aslında bir yönüyle sizin de özünüz.
Bir başarı sırrı verebilir miyim, emin değilim. Ama her şeyin insan için olduğunu bilmek ve bunu yadırgamamak belki işimizi kolaylaştırır.
5- Selim ile aranızda bir benzerlik var mı?
İçindeyim’i yirmili yaşların sonunda yazdım. Yıllar sonra, kitabı yayımlama kararı aldığımda, bazı yönleriyle eleştirisini yaptığım Selim Mert Duru karakterine benzer bir hayat yaşadığımı, onun gibi odağımın yalnızca işim ya da özel hayatım olduğunu ve kendi dışımdakilerle ilgilenmemeye başladığımı fark ettim. Yirmili yaşlarımdaki hayallerimi ertelediğimi ve kısmen unuttuğumu gördüm. Selim gibi kendimi oyalayacak bir şeyler bulmuşum demek ki…
Sanırım yazarların birçoğu eserlerini yazarken karakterlere kendilerinden bir şeyler katıyordur. Bazen bu katkı bilinçli de olmayabilir. Ama bilinçli olarak kendimden Selim’e eklediğim en önemli özellik, sorunlardan uzaklaşmak için yürümesi. Bir şeyler düşünürken ya da bir şeylerden uzaklaşmak isterken çoğunlukla yaptığım bir alışkanlıktır yürümek. İçindeyim’i yazarken kurguda sıkıştığım noktalarda evimin salonunda o kadar çok yürüdüm ki, bu direkt olarak Selim’e yansıdı…
6- Selim'in daha sonraki maceralarını merak ediyoruz. Devam kitabı gelir mi?
Bu soruyu, başka bir deyişle isteği pek çok kez duydum. Henüz içimde Selim’le ilgili birikenler bir roman ölçeğinde değil. Ama aklımda bu romanı bütünleyecek bir kurgunun olgunlaşmaya başladığını söyleyebilirim. Onun ne kadar olgunlaştığına bakmak ve birikmesini beklemek gerekecek.
7- Okuyuculara bir şeyler söylemek ister misiniz?
Giderek azalan ve özel olan bir kitle onlar. Varolmaya devam etsinler ve yanlarına yeni yoldaşlar eklesinler. Kitabı okurlarsa da, sosyal medya üzerinden bana her daim ulaşabilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder