10 Mar 2017

Kitap Yorumu: Korkunç Yıllar - Cengiz Dağcı


Elimdeki eski baskısı ile tadından yenmez bir kitap oldu benim için Korkunç Yıllar. Hem kendi geçmişimi öğrenmemin getirdiği merak hem de okumaya olan ilgimden kaynaklı olarak gözlerim hep Cengiz Dağcı’nın kitaplarında olurdu. Sonunda Korkunç Yıllar elime ulaştı ve diğer kitapların arasından sıyrılarak okutmaya başladı kendini.

Şu an kitabı Ötüken Yayınları basıyor ve o baskı da anlattıklarım var mı, bilgim yok. Elimdeki baskıda  Yaşar Nabi’nin önsözünde kitabın basım serüveni hakkında birkaç  cümle yazılmış ve Cengiz Dağcı’nın bir sözüne yer verilmiş; ‘’ Elhamdülillah Türküm, Müslümanım ve bu notlarımda yazdığımın hepsinin de hakikat olduğuna yemin ederim. ’’  Yazar elinden geldiğince eseri Türkiye Türkçesi ile yazmış ancak yine de aksaklıkların olduğunu belirtiyor Yaşar Nabi. Devamında Kırım’ın durumunu medyada görse de işin acı ve gerçek tarafını bu kitapla öğrendiğini söylüyor ve kitabı öne çıkaran unsur olarak da – alıntı olarak aktarmakta yarar görüyorum. –  ‘’Ardında kendi insanlarını, kendi yurdunu düşman çizmeleri altında bırakmış bir Türkün duygularını aksettirmesi. ‘’ olduğunu belirtiyor.

Şaşırtıcı derecede üslubu beni etkiledi. Ben bu kadar duygusal bir dil beklemiyordum. Yazarın daha kaba ve olayları aktarmakla kalan bir dili kullandığını düşündüm hep. Kitaba şöyle bir baktığımda ne kadar kaliteli bir dil kullandığını görebiliyorum. Belki de yaşanmışlıktan gelen aktarmadaki duygusallık ve gerçeklik insanı etkiliyor ve kitaba bağlıyor.

Karakterimizin çocukluğundan başlayarak ailesini tanıyoruz, okul yaşamını görüyoruz, askerliğine tanık oluyoruz. Sonra da esir oluşuna. İş burada artık güce sahip olan insanların ne kadar zalimleşeceğini gösteriyor. Ve sadece Kırım Tatar Türkleri’nin değil birçok halkın orada acı çektiğini öğreniyoruz. Ölüm korkusu ile yaşamak ve çevrende o şartlarda kurduğun arkadaşları kaybetmek, biz okurlarında yüreklerini sızlatıyor.  

Çok acı dolu bir kitap. Gerçek olması ve bunu bilmeniz daha bir kötü yapıyor insanı. Ama orada karakterimizde bir güç var. İşte o gücü sizde hissederseniz, o dayandığı için gururlanıyorsunuz ve benim insanım bu diyorsunuz. Bu gücü Kırım’dan alıyor; orada yaşadıklarından, oranın güzelliklerinden ve ailesinden alıyor.

Yazar Türk aşığı. Kitabı okursanız bunu çok rahat fark edebilirsiniz. Türk bayrağı gördüğü bir yerde;
'' Bütün bayraklardan yüksekte, bütün bayraklardan şanlı, bütün bayraklardan güzel üç bayrak!.. '' diyor.
Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin son cümlesinde dediği; ‘’ Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! ’’ Sözüne yakın bir cümle de kitapta geçiyordu ve okurken aklıma direkt hitabedeki bu söz geldi ve oldukça hoşnut oldum.‘’ Her işine, Türküm; onun için yaşıyorum, onun için yapıyorum diye başlarsan sana lüzumlu kuvveti, kabiliyeti, damarlarındaki kanda bulursun. ‘’ diyordu karakterimiz Sadık’a arkadaşı Mehmet’ten gelen mektup.

Son olarak; bu kitabı okuyun.

İyi okumalar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder