Sally Lockhart silahsız bir şekilde birinin öldürür. Sadece üç kelime ile. Sally ne olduğunu anlayamaz. Babasının iş ortağının sadece üç kelimeyi duyup korkudan ölmesi Sally'i gerçeği aramaya odaklar. Sally Gerçeği bulmak için başladığı serüvende pek çok dost ile tanışır. Mutlulukla ilerleyen bir serüven olsa da Sally bir çok soru ile karşılaşıyor.
Altın Pusula'nın yazarı Philip Pullman gerçekten iyi bir hikaye anlatıcısı. Kitap yakın bir süre önce okuduğum ve yine Philip Pullman'a ait bir kitap olan Altın Pusula ile oldukça fazla ortak noktaya sahip kitap. Örnek vermek gerekirse; güçlü ve kötü kadın karakter, öksüz bir kız çocuğu göze çarpan benzerliklerden.
Sisteki Yakut 213 sayfalık bir kitap. Ancak oldukça tasvirli bir kitaptı. Yazar kitabı çocuklar için bir piyes olarak yazmış. Bu kadar çok tasvire kaçmasındaki neden bu olsa gerek. Belirtmek isterim ki okurken yapılan bu tasvirler bizi oldukça yoruyor.
Sally zeki bir genç kız. Biraz otoriter ve oldukça da cesur. Ancak Sisteki Yakut'ta benim dikkatimi çeken asıl karakter Adelaide oldu. Sebebi ise içine kapanık ve oldukça baskı görmüş bir kız olmasıydı. Kitapta karakterler konusunda takıldığım bir nokta ise başlarda gördüğüm bir karakteri daha sonra karşılaşmamızda hatırlayamadığım için oldukça zorlandım. Karakterlerin isimlerinin bazen uzun bir şekilde bazen kısa bir şekilde veya başına bay bayan gibi tabirlerin eklenip eklenmemesi bu sorunu açıklayabilir.
Kitapta gazete haberlerinin farklı bir şekilde basılması gerçekten hoştu. Kapak tasarımı yurt dışı kapaklarının bir tarzı olması nedeniyle daha başarılı buldum ancak İthaki Yayınları'nın kapağı konuya uygun olması nedeniyle sevdim.
Sık dokunmuş ve karmaşık bir kurguya sahip olan kitap fazla tasvire başvurulmasına rağmen kendini okutturuyor.